Coğrafi İşaretlerin Korunması
Giriş
Bir yörenin suyu, meyvesi, toprağı, çakılı diğer yöreden farklı olabilir; halısı, motifleri, kullanılan kök boyalar ve düğüm teknikleri ün kazanmış olabilir. Türkiye’den Antep Baklavası, Malatya Kayısısı, Aydın inciri, Kütahya Çinisi, Avanos Çömleği, Fransa’dan Comte peyniri ve Champagne; Meksika’ Tekila, İtalya’dan Parmigiano peyniri ve bunun gibi birçok ürün adı, benzerlerinden farklılaşmış ve bu farklılığı, ününü kazandığı yöreye borçlu olan, katma değeri yüksek ürünlerdir. Bir malın, coğrafi kökenini gösteren veya kullanılan bir unsur, madde, motif, malzeme ya da usul sebebiyle bir alan, yöreye, bölgeye yahut ülkeye yollamada bulunarak, o mala istek ve güven duyulmasını sağlayan coğrafi bir ad veya işarettir.
Bu ürünler, aynı kategorideki diğer ürünlerden farklı ve özel olduklarından, kendine özgü bir sistemle korunmaları yönünde eğilimler ortaya çıkmış ve bu amaçla yapılmış olan birçok sözleşme ve hukuki düzenleme kapsamında ‘Coğrafi işaret’ kavramı ortaya atılmış ve bu tür özel ürünler korunmaya başlamıştır. Coğrafi İşaret tescili, özellikle geleneksel ürünlerin yok olmaması, ulusal ve uluslararası pazarlarda ürünlerin gerçek değerini bulması ve böylece sürdürülebilir bir kalkınma sağlanması adına çok önemlidir. En basit ifadesi ile Coğrafi İşaretler tüketiciye ürünün orijinal olduğu garantisini sağlamaktadır. Coğrafi işarete konu olan ürün, üretici açısından düşünüldüğünde üreticilerin haklarının korunmasına ve ürettikleri ürünlerin değerlerinin artmasına katkı sağlamaktadır. Kırsal kalkınmayı destekleyici özelliğe sahip olup göçü önleyici bir faktör olarak görülebilir. Ürünlerin kalitesinin korunmasına olanak sağlayarak tüketiciler için güvenilir bir pazar oluşturmaktadır.
1.Türkiye’de Coğrafi İşaret Hakkındaki Düzenlemeler
Türkiye’de coğrafi işaretler konusundaki ilk yasal düzenleme girişimlerinin TBMM’ye 10.10.1961 tarihinde sunulan “Markalar ve Menşe İşaretleri Hakkında Kanun” ismini taşıyan kanun teklifi ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak ne yazık ki, bu kanun teklifi olduğu gibi yasalaşmamış 03.03.1965 tarihinde 551 sayılı markalar kanunun’da coğrafi işaretler bölümüne yer verilmemiştir. İlgili bölümü kanun teklifinden çıkartan Sanayi Komisyonu 11.06.1963 tarihli raporunda “Menşe işaretlerinin mahiyetinin markalarınkinden farklı ve bu nevi hükümlerin 1705 sayılı Ticarette Tağşiş’in Meni ve ihracatın Murakabesi ve Korunması Hakkındaki Kanun’da yer alması daha uygun olacağından” bahis konusu teklifteki “menşe işaretlerine” ayrılan bölümü ve buradaki 7. madde hükmünü metinden çıkarmayı uygun görmüştür.
Bugünkü anlamda coğrafi işaretlerin korunmasına dair Ülkemizde coğrafi işaretler ve geleneksel ürünler ile ilgili hususlar; 22/12/2016 tarihli ve 6769 no.lu “Sınai Mülkiyet Kanunu” ve 24/04/2017 tarihli ve 30047 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik” hükümleri kapsamında düzenlenmektedir. Söz konusu mevzuata göre coğrafi işaret; “Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işaret” olarak tanımlanmıştır. Avrupa Birliği’nde yerel ürünlerin tescillenip korunabilmesi için coğrafi işaretle ilgili ilk hukuki düzenleme 1992 yılında uygulanmaya başlamıştır. Daha sonraki yıllarda diğer ülkelerde konu ile ilgili bazı hukuki düzenlemeler şekillenmeye başlamıştır. Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olan Türkiye, Avrupa Birliği’nin coğrafi işaretlere ilişkin 2081/1992 Sayılı Konsey Tüzüğü’nden etkilenerek, coğrafi işaret sürecini 1995 yılında çıkarılan 555 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile başlatmıştır. Coğrafi işaretli ürünler kapsamına yöresel gıdalar, tarımsal, hayvansal ve bitkisel ürünler, el sanatları, madenler, sanayi ürünleri ve hayvan ırkları girmektedir. 5 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla Türkiye’de tescil edilmiş coğrafi işaretli ürün sayısı 507, değerlendirme sürecindeki ürün sayısı 588’dir (TÜRKPATENT, 2020). Türkiye’nin coğrafi yapısı, iklimi, toprak yapısı, kültürel geçmişi, beşeri sermayesinin çeşitliliği, özgün ürünleri ve farklı imalat teknikleri göz önüne alındığında coğrafi işarete konu olabilecek çok sayıda ürün olabileceği beklentisi oluşmaktadır. Tarih öncesi çağlardan günümüze Türkiye’nin sınırlarıyla çevrili alanda birçok medeniyetin izleri görülmektedir. Bu topraklarda hüküm süren medeniyetlerin bıraktıkları kültürel miras nesilden nesile ürünlerin varlığı ile devam etmektedir. Kültürel miras olarak aktarılan ürünlerin de coğrafi işaretler ile korunması gelecek nesillerin kimliklerinin bilincinde olmasına katkı sağlayacaktır. Uluslararası ticarette önemli bir etkisi olan coğrafi işaretlerin Türkiye’de de bilinçli bir tescilleme süreci ile tescillenerek belirli bir üne sahip ürünleri koruma altına almak, tüketicilerin ve üreticilerin kalite bilincinin arttırılması, tarımsal kalkınmanın yaygınlaşması ve küresel bazda ekonomik faaliyetler açısından önem arz etmektedir.
2.Coğrafi İşaret Koruma Türleri
Coğrafi işaret başvurusu ve tescili ile ilgili işlemler Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde gerçekleştirilmektedir. Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya istisnai durumlarda ülkeden kaynaklanan, tüm veya esas özelliklerini bu coğrafi alana özgü doğal ve beşerî unsurlardan alan, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerin tümü bu coğrafi alanın sınırları içinde gerçekleşen ürünleri tanımlayan adlar "menşe adı" olarak ifade edilmiştir. Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adlar "mahreç işareti" olarak belirtilmiştir. Menşe ve Mahreç sürekli karıştırılmaktadır.
2.1. Menşe Adı
Bir ürünün, bütün özelliklerini bulunduğu coğrafi sınırlardan alan, üretim-işleme ve hazırlama süreçlerinin tamamının belirtilen coğrafi alanda gerçekleştiği ve aynı kalitede başka yerde üretilemeyen ürünleri tanımlayan işaretlerdir.
- Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan, bölge veya çok özel durumlarda ülkeden kaynaklanan bir ürün olması;
- Tüm veya esas nitelik veya özellikleri bu yöre, alan veya bölgeye özgü doğa ve beşeri unsurlardan kaynaklanan bir ürün olması;
- Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılan bir ürün olması
Menşe adlarında ürün ile coğrafi köken arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Menşe adları sadece ait oldukları coğrafi bölgede üretilirler. Çünkü ürün, niteliklerini ancak ait olduğu yöre içinde üretildiği takdirde kazanabilir. Bu tür ürünlere örnek olarak Eskişehir Lületaşı, Çelikhan Tütünü, Eğe Pamuğu verilebilir.
2.2. Mahreç İşareti
Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş coğrafi alan sınırları içinde gerçekleştirilen ürünleri tanımlayan adlardır. Bu ürünler daha çok, bir bilgi, beceri ya da maharet ve ustalığa dayanan gıda ve el sanatları ürünleridir. Menşe adlandırmasında ürün köken ilişkisi temel olduğu halde, mahreç işaretinde ürün köken ilişkisi zayıftır. Örn: Sadece Antep’te ve tescil belgesi üretim şartnamesine uyularak üretilen baklavalar "Antep baklavası" adını taşır. Ama söz gelimi İstanbul’da Karaköy’de tescil belgesindeki koşullara uyularak üretilse dahi, baklava "Antep baklavası" adını taşıyamaz. O sadece baklavadır. Aksi halde Antep baklava üreticileri haksız rekabete uğrar ki bu da Coğrafi İşaret amacıyla örtüşmez.
- Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş bir ürün olması,
- Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılan bir ürün olması
2.3. Geleneksel Ürün Adı
Menşe adı veya mahreç işareti kapsamına girmeyen ve ilgili piyasada bir ürünü tarif etmek için geleneksel olarak kullanıldığı kanıtlanan adlar, aşağıdaki şartlardan en az birini sağlaması halinde geleneksel ürün adı olarak tanımlanır:
- Geleneksel üretim veya işleme yöntemi yahut geleneksel bileşimden kaynaklanması.
- Geleneksel hammadde veya malzemeden üretilmiş olması.
Geleneksel ürün adı koruması bir coğrafi işaret değildir. Koruma altına alınan köken değil, gelenektir. Gelenekselin anlamı ise ürünün pazarda uzun bir geçmişe sahip olması, kuşaklar arası geçiş gösteren bir ürün olmasıdır. Bu süre, AB ve ülkemizde 30 yıldır. Geleneksel ürün adına örnek olarak, baklava, lokum, höşmerim, pastırma vb. ürünler verilebilir. Geleneksel ürün adlarında amblem kullanımı zorunlu değildir; amblem kullanımı ile Mevzuatın sağladığı korumadan faydalanmak mümkündür.
Koruma türüne göre son yayınlanan görsel aşağıdaki gibidir.